Sadece küçük farkındalıklarla hayatınızın yönünü değiştirebileceğiniz en azından benim için hayatımın yönünü değiştirebildiğim bir çok şey yaşıyorum. Bunlardan bir tanesi sulu boya yapmak. Sanırım sergi yapabilecek kadar minik eserlerim oluşmaya başladı bile.
Bazen sadece resim yapıp, kitap okumak istediğim zamanlar içinden geçiyorum.
Ruhumu temizlediğim bir süreçten geçtim hala da geçmeye devam ediyorum. Pandemi süreci bize içte olanın ne kadar önemli olduğunu, herkesin her şeyin birbirine görünmeyen ince sicim iplerle bağlı olduğunu ve çıkan sonucun zihinsel kirlenmenin sonucu olduğunu gösterdi. Doğaya karşı acımasız tavırlar, aklınıza gelebilecek dengesiz ve eşitliksiz olan bir çok şey bizi yavaş yavaş bu virüsün içine itti. Çünkü evren "düşündüğümüz her şeyin geleceğimiz olduğu" mesajını vermek için iş başındaydı.
İçinden geçtiğimiz süreç; öncelikle kendimizle sonra insanlarla ve müşterilerle olan iletişim şeklimizi değiştirdi. Toplantılarımız online şekle dönüştü, bir kısım evden çalışmanın ne demek olduğunu deneyimledi. Fiziksel olarak bulunmadan da işlerin yürüyebildiğini öğrendik. Bir çoğumuz plaza oyalantısını geride bıraktığı için bunalıma girdi. Çünkü içte olanı görmeye hazır değildi, geçirdiği zaman oyalanmasına yardımcı oluyordu. Daha çok kendimizi dinlememiz gereken bir süreç içerisindeyiz. Kimisi yeteneklerini keşfetti, kimisi geçmiş hesaplarını temizledi, kimisi egosunun pençesinde takılı kaldı, kimisi hastalığın pençesinde takılı kaldı, kimileri de hiç bir şeyi kavramadıkları için hiç bir zaman akıllarını kaçırmadı. Tıpkı bir mısır tanesinin bir kuşun bedeninden sindirilmeden geçip gitmesi gibi yuttuklarından geriye hiç bir şey kalmadı.
Sorunun başlığında yazdığım gibi "peki biz ne kadar sorumluyuz? çok severek okuduğum ve bu süreçte beni kendime getiren kitaplardan biri olan Stefano E. D'Anna'nın "Tanrılar Okulu" kitabından kısa bir alıntı yapacağım;
"Peter söze girerek, "Kudüs tapınağında, Yahudilerle Yahudi olmayanları birbirinden ayıran bir duvar bulunmaktaydı; bu duvarı geçen bir pagan ölümle cezalandırılırdı," dedi. Sonra sanki kendi kendine konuşur gibi alçak bir sesle; "Getto doğduğunda, dikenli tel çoktan Yahudi psikolojisinin içine örülmüştü sadece, korkunç bir gerçekliğe dönüşmek için doğru şartlar bekleniyordu..."